7-11 Haziran tarihleri arasında Prag’da yapılan Avrupa Kongresi’nde tartışılan onlarca başlık arasında sialendoskopi tekniği üzerine de çarpıcı güncellemeler mevcuttu. 2004 yılından bu yana sialendoskopi konusunda çalışan bir meslektaşınız olarak sizlere izlenimlerimi aktarmak istedim.

Sialendoskopiyi dünyada yaygınlaştırma çabası göstermiş olan başta Dr. F. Marchal (Cenevre, İsviçre) olmak üzere, Dr. J. Zenk (Augsburg, Almanya), Siu Kwan Ng (Hong Kong) ve ayrıca yine tükürük bezleri üzerine yoğun çalışan Dr. H. İro (Almanya), Dr. VV Porten (Belçika) gibi değerli isimleri görmek mümkündü.

“Sialendoskopi Güncellemesi” başlıklı toplantıda tekniğin indikasyonları ve temel bilgileri yeni başlayanlara verildikten sonra, taş kırma teknikleri üzerine de vurgulamalar yapıldı. Bu konuda bir parantez açmak gerekirse, 2012   I. Uluslararası Sialendoskopi Kongresi (FISC). Cenevre, İsviçre’de kanal içerisinden taş kırma teknikleri henüz başlangıç aşamasında idi. Bu tarihlerde zorlu mekanik yöntemler (forseps sıkıştırma, delgi) daha sıklıkla kullanılmakta idi. Ek olarak sınırlı sayıda merkezde kullanılabilen Holmium Yag laser taş kırma yöntemi ile ilgili, lazerin kanal içerisinde ısı hasarı oluşturması sebebiyle yaygın bir huzursuzluk vardı. Bu nedenle “pnömotik litotripsi” kullandığımız kendi olgularımızı sunduğumuz çalışmamız oldukça ilgi çekmişti, hatta poster ödülü aldı.

Bu son Avrupa toplantısında kanalda Ho:Yag kullanımı hakkında ısı hasarının yanında, çalışma süresini de çok uzattığı görüşü bildirildi. Sonuçta henüz yaygın kullanımı olmayan pnömotik litotripsi tekniği konusunda, oradaki şahsi görüşmelerime de dayanarak, ülkemizin deneyiminin ön sıralarda olduğunu söyleyebilirim. Bunun bir nedeni belki Ürologlar için hazır bulunan probların sialendoskopların içerisinden geçecek incelikte olmamasıdır. Ancak kullanılmayan bir probun kaidesine, uygun kalınlıkta bir teli kaynak yaptırdıktan sonra bu engel kolaylıkla aşılabiliyor. Diğer yandan bir medikal firmanın, sialendoskopik kullanım için ürettikleri el tipi pnömatik litotriptörlerini standlarında tanıtıyor oluşu da bu tekniğin yaygınlaşmaya başlayacağı konusunda ümit verici bir gelişmeydi. Kırma teknikleri ile beraber sialendoskopinin yeni bir döneme girdiğini belirtmeliyim. Bu önemli gelişme sayesinde başarılı vakaların adeta ikiye katlandığını söylemek yanlış olmaz.

Dr. Marchal özellikle Parotid gland Stensen kanalındaki büyük taşlarında, taşın tek başına sialendoskopi ile çıkartılamadığı durumlar için uyguladığı yöntem oldukça ilgi çekiciydi. Özetle, sialendoskopi rehberliğinde ve eksternal parotidektomi yaklaşımı ile cilt ve SMAS fleplerini kaldırdıktan sonra, sialendoskopi ışığının hizasında Stensen kanalını ve taşı bulduktan sonra bir insizyonla taşı çıkarmak ve kanal onarımı ile stentleme şeklinde anlatabilirim. Aslında geçmişte de önerdiği bu yöntemi oldukça sık kullandığı izlenimi edindim.

Yine Dr. Marchal içerisinde benim de katkım bulunduğu, sialendoskopi ile ilgilenen dünyadaki tüm meslektaşların deneyimleriyle oluşturduğu yeni kitabını tanıttı. Bu kitabı almalarını ülkemizde sialendoskopi ile ilgilenen tüm meslektaşlarıma öneririm. Doğrusu 2008 tarihinde Tanısal ve Girişimsel Sialendoskopi üzerine yazılan ilk kitabın basımından sonra, ülkemdeki meslektaşlarımla sialendoskopi konusunda dünyadaki gelişmeleri ve geldiğimiz noktayı yeteri kadar paylaşamadığımı itiraf etmeliyim. Bu nedenle bundan böyle sialendoskopi konusundaki bilgi ve deneyimimi, talep eden tüm meslektaşlarıma hevesle aktarmaktan mutluluk ve onur duyacağımın bilinmesini istiyorum.

Bu vesileyle tüm meslektaşlarımın yaz tatilini de kutlar sevgi ve saygılarımı sunarım.

Dr. Atilla Şengör

Etiler-İstanbul